banner29

Öteki olmanın anlamını, yalnızlığını bilirim… İnsanın yüreğine oturan bir soğukluk… Derin ve parçalayıcı bir sancı…

Öteki olmanın ağırlığını bilirim… Omuzlarınızda tonlarca ağırlıkta bir yük… Bitkin, yorgun, nefes nefese bir yürüyüş…

Öteki olmak ne demek? Çok net bir anlatımla, ezilmek, yok sayılmak, görmezden gelinmek, dışlanmak, hor görülmek, aşağılanmak, baskı altında kalmak demek…

Evet, çoğunluk bir pres gibi eziyor engellileri. Ne yazık ki bu egemenlik, oluşturdukları sağlam beden ideolojisinin ve kapitalizmin basamakları üstünde yükseliyor. Engellileri bir nesne konumuna indirgeyen, onu kendisine ve çevresine yabancılaştıran bu düşünceler, ötekileştirilenlerin hatası değil. Engelliliği bir sapma olarak gören, insanı harikulade çalışan bir makine konumuna düşüren insanlığın çıkmazı. Demek ki, her türlü dışlama ya da soyutlama, engellilerin kusurlarından çok mutlu çoğunluğun yanlışı.

Ayrıca, engellilik sanıldığı gibi ne bir trajedi ne de korkunç bir felaket. Buna karşın bizler toplumsal yaşamdan bir suçlu gibi tecrit ediliyoruz. Birdenbire aklıma Yunan mitolojisinin tanrılarınca korkunç bir cezaya çarptırılan Sisifos söylencesi geliyor. Sisifos kim mi?

Sisifos’un Cezası

Azra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü’nde anlatıldığına göre, Zeus Asopos’un kızını kaçırır. Asopos yana yakıla kızını aramakta, kızını kimin kaçırdığını bilmemektedir. O arada Korinthos kralı Sisifos, Zeus’un Asopos’un kızını kaçırdığına tanık olur. Bunu şehrinin kalesinden kaynak fışkırtması karşılığında Asopos’a söyler. Baş tanrı Zeus bunu affetmez. Ona ölüm cini Thanatos’u gönderir. Ama Sisifos ölüm cinini kıskıvrak bağlar. Böylece tüm insanlar ölümsüz olur. Ama Zeus kendi düzenini yeni baştan kurar. Ölüm cini Thanatos’u kurtarır. İlk kurban olarak Sisifos’u almasını buyurur. Ne var ki Sisifos akıllıdır. Ölmeden önce karısına şunu tembih etmiştir. Bana sakın cenaze töreni düzenleme demiştir. Mezarsız, törensiz ölüler ülkesine giden Sisifos, Hades’e karısını şikayet eder. Ağzının payını verip geleyim der. Hades ölülerin törensiz gömülmesini hoş karşılamadığı için Sisifos’u bırakır. Sisifos bir daha girmez cehenneme. Uzun yıllar yeryüzünde yaşar. Öldüğü zaman ise o korkunç cezaya çarptırılır. Ölüler ülkesinde kocaman bir kayayı her gün tepeye doğru iter. Ama bir güç hep geri yuvarlar. Bu işkence böyle sürer, gider.

Engellilik Ceza Değil

Kuşkusuz efsaneler yaşamın birer yansımasıdır. Hani bizim de pek bir farkımız yok Sisifos’tan. Halen kimilerince engellilik bela ya da Tanrı'ca verilen ceza olarak kabul ediliyor. Günümüzde bu anlayışın izlerini görmek insanı hem üzüyor hem de düşündürüyor. Oysa bizler ne bir günahın bedeliyiz ne de engelli olduğumuz için suçluyuz.

Kaçınılmaz Yük: Koşullar ve Toplumun Paradigmaları Arasında

Burada asıl sorgulamamız gereken yaşadığımız toplumsal koşullardır. Yaşamın engellilere göre dizayn edilmemesidir. Toplumun olumsuz paradigmalardır. Sisifos gibi engelliler de eski çağlardan bu yana toplumun baskıcı ve dışlayıcı olumsuz paradigmalarını bir yük gibi taşımak zorunda kalmışlardır. Azra Erhat’ın belirttiğine göre, Albert Camus için Sisifos umutsuz kahramandır, ama insan kahramandır, çünkü bilinçlidir.

Ben de şimdiki bilincime ulaşmak için türlü türlü engellerle karşılaştım. Kimileyin yaşamımı zehire çeviren tutumların pençesinde kıvrandım, durdum. Önceleyin susuyor, dev gibi cücelerin ayakları altında çiğneniyordu ruhum. Dişlerimi sıkarken niçin gıkım çıkmıyordu? Çünkü sesini çıkarmak edepsizlikti. Başkaldırmak asilikti. Soru soran, hakkını arayan, baskıya direnen insan sorun çıkarandır bizim geleneklerimizde. Bir de buna korku kültürünü ekleyin. Öyle ya! Etim neydi, budum neydi? Kime, neye karşı duracaktım? Toplumun baskısı karşısında yapayalnızdım. Oysa bu karanlık koridorda içimde patlayan, patlayıp yüreğimi yangınlara çeviren isyanlarım vardı. Yüreğimin derinliklerinde meydana gelen o ayaklanmalar sırasında kitaplara ve radyoya sarıldım.

Düşler Olmadan Yaşam Kurulmaz

Düşlerimde büyüttüm geleceği… Düşlerimde çocuk oldum. Öyle yaman bir kızdım ki, kimi kez radyonun öbür ucundan gelen ses oldum. O ses, yeryüzünün  ezilen çocuklarını topluyor, bütün zincire vurulanları özgür bırakıyordu. Kimi kez ise kitaplarda dile gelen bir söz oldum. Toprak ve gök birleşti evrenimde. İyilik, güzellik, sevgi ve hoşgörü doğdu yaşamın değirmeninde. Hiç kimse renginden, dilinden, ırkından, cinsiyetinden, mezhebinden, inancından, görünüşünden dolayı aşağılanmıyor, yok sayılmıyor, önlerine engel konulmadan ilerliyorlardı zamanın içinde. Engellilere evlerinde prangalar vurulmuyor, bu yeryüzü cennetinde özgürlükleri kısıtlanmıyordu.

Bir Yanım Eksikti

Yıllar sonra, düşlerimin peşinden gitmeye karar verdim. İçimdeki çocuğun haykırışlarına kulak tıkamayı bıraktım. Çünkü bir yanım eksikti. Yeniden yazmaya başladım. Var olmaktı yazmak... Arınmaktı yazmak… Kendini, insanı, dünyayı keşfe çıkmaktı… Bu aşamada öykü yazmaya koyuldum. Ezilenlerin sorunlarını dile getirmeye çalıştım. "Denize Şiir Okumak" ilk göz ağrımdı. Sonra " Sakatlığa Övgü" geldi, ellerimden tuttu sımsıkı... Hep birlikte omuz omuza verdik, yıldızları taşıdık geleceğe...

Bilinçler Aydınladığında

Sözü Sisifos söylencesiyle açtım. Onunla bitirmek istiyorum. Her ne kadar Sisifos sonsuz cezaya çarptırılmış gibi görünse de, aslında o umutsuzluktan mutluluğa çıkılabileceğini simgeler. O insan kahramandır çünkü. Yunan mitolojinin tanrıları onu yenememiştir. Çünkü en büyük özelliği bilinçli olmasıdır.

Ben de diyorum ki, bir gün Sisifoslar, geçmişin köhne inanç ve önyargılarını, kayalaşmış paradigmalarını sivri tepelerin kopkoyu ve derin uçurumlarına yuvarlayacak…

O pırıltılı günlerde, sosyal adalet, sosyal güvenlik, hak, hukuk, eşitlik, kardeşlik ve özgürlüğü kendi tahtına oturtacağız…

O gün insanlık bağımsız ve hür egemenliğine, adil olmanın seviyesine kavuşacak…

Bizler bilinçlendikçe ve haklarımızı savundukça öylesine sağlam ve dayanıklı bir güç olacağız ki, o birlik ve bütünlük karşısında ayrımcılık hastalığa tutulanlara geçit vermeyeceğiz…

Avuçlarımızla özgürlüğün, barışın ve sevginin bayrağını dikeceğiz ufkun tepelerine… Sonra da selam çakacağız tüm insanlığa…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.